Röntgen Cihazı
X ışını kullanarak görüntülenme sağlayan cihazlardır. Röntgen cihazları, istenilen sürede, istenilen kalite ve miktarda x-ışınının elde edilmesini sağlar. Cihazlar, inceleme yapılacak organ, vücut bölgesi veya inceleme çeşidine göre değişik şekil, büyüklük ve güçte üretilirler.
Röntgen cihazları, genel olarak radyografi ve radyoskopi cihazları olmak üzere iki guruba ayrılır. Günümüzde bunlar da kendi aralarında konvansiyonel ve dijital olmak üzere ayrıca ikiye ayrılmaktadır. Her iki aygıtın da birçok özellikleri birbirine benzemektedir. Radyografi aygıtlarıyla statik bir görüntüleme yapılırken, radyoskopi aygıtlarıyla dinamik bir görüntüleme yapılabilmektedir. Radyoskopi aygıtlarıyla röntgen filmine görüntü alınabilmesi de mümkündür. Diş röntgen cihazlarının da çalışma prensibi ve ana elemanları aynıdır. Sadece yapı bakımından farklılıklar vardır.
Radyografi ve fluoroskopi cihazları, gelişmiş bilgisayar teknolojilerinin entegrasyonu ile dijital hale getirilmiştir (dijital röntgen). Bunun için hastayı geçen x-ışınları, röntgen filmi veya fluoroskopi ekranına değil ışınların miktarının ölçülebildiği bir düzenek üzerine düşürülür. Görüntüler, bilgisayar aracılığı ile bu ölçümlerin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkar. Radyografi aygıtlarında, masada veya dikey kaset yerleştirilebilen statif adı verilen ünitede radyografi çekilebilir. Radyografide, hastanın incelenecek bölgesi röntgen filmini taşıyan kaset üzerine veya kasetin bulunduğu kaset taşıyıcılar üzerine gelecek şekilde yerleştirilir. Çekilecek bölgeye göre, organ tüp mesafesi ayarlanarak röntgen tüpünden incelenecek bölgeye x-ışını gönderilir.
Röntgen cihazlarında temel olarak kumanda masası, X ışını tüpü, hasta masası, statif ve tüp tutucu gibi ana elemanların yanı sıra bunlar üzerinde kullanılan çeşiitli aksam ve aksesuarlar mevcuttur.
Dijital Röntgen Radyografi ve fluoroskopi, bilgisayar teknolojisi ile entegre edilerek dijital röntgen ortaya çıkmıştır. Bu yöntemde hastayı geçen x-ışınları röntgen filmi üzerine değil özel görüntü alıcı düzenek üzerine düşürülür. Bu Ģekilde görüntüyü meydana getiren veriler önce rakamsal verilere ve daha sonra da görüntüye dönüştürülür. Bu düzenek, x-ışınlarının miktarını ölçen bir detektör sistemi olabileceği gibi (dijital radyografi, dijital fluoroskopi), lazer ıĢını ile taranabilecek bir fosfor plağı da olabilir (computerize radyografi).
Konvansiyonel röntgende gümüş kristallerinde oluşan siyahlaşmanın etkisiyle ortaya çıkan tonlama, bilgisayarda ilgili alana uyan rakamsal verinin renkle kodlanması ile oluşturulmaktadır. Her iki dijital görüntüleme yönteminde de görüntü, hastayı geçen x ışınlarının güçlü bilgisayarlarda sayısal olarak ölçülmesi ile oluşturulur. Dijital röntgende, film yerine detektör zinciri veya görüntü plağı bulunur. Görüntü, piksel adı verilen küçük noktalardan oluşur. Bir dijital görüntüyü oluşturan piksel sayısına, o görüntünün matriksi denir. Matriks, görüntünün birbirine dik iki kenarında bulunan piksel sayılarının çarpımına eşittir ve 1024x1024 ya da 2048x2048 gibi bir çarpım şeklinde belirtilir. Televizyon, bilgisayar monitörü ya da dijital fotoğraf makinelerinde olduğu gibi, bir sistemin matriksi sayısı ne kadar yüksek olursa görüntünün kalitesi de o kadar iyi olur. 6 Vücudu geçen detektörlerin saptadığı x-ışını değerleri, bilgisayar aracılığıyla yapılan hesaplamalarla her piksele bir sayısal değer verir. Görüntü, bu değerlerin karşılığı olan gri tonlarla piksellerin boyanması sonucu elde edilir. Sayısal değerler değişmez; ancak gri renk cetvelinden seçilen boyama aralıklarına göre görüntünün tonunu değiştirilebilir. Bu işlem, televizyon gibi cihazların dansite, kontrast ve renk ayarlarına benzetilebilir.
Dijital Röntgenin Avantajları
Bu sistemde dijital görüntü, bilgisayar ortamında kaydedildiği için görüntü büyültülebilir veya küçültülebilir. Bu işlemle bir film üzerine çok sayıda görüntü basılarak film tasarrufu sağlanır.
Dijital görüntülemede istenilen gri tonlar oluşturulabilir. Örneğin; bir ekstremite radyogramında, isteğe göre kemikler veya yumuşak dokuyu daha iyi gösterilecek şekilde ayarlanabilir. Bu özellik konvansiyonel röntgende sıklıkla karşılaşılan teknik yetersizliğe bağlı film tekrarını önler. Böylece, hem hastanın gereksiz ışın alması önlenir hem de filmden tasarruf edilir. o Dijital röntgende çekim esnasında ve görüntü üzerinde film basılmadan önce ayarlamalar yapılabildiği için film tekrar sayısı oldukça azalır.
Dijital görüntü, bilgisayar ortamında ağ bağlantısı olan her yere gönderilebilir. Bu şekilde zaman tasarrufu sağlanır.
Dijital görüntüleme, arşivleme sistemine birçok kolaylık sağlamaktadır. Radyolojik incelemeler disket, CD, DVD ve benzeri elektronik ortamlarda fazla yer kaplamadan saklanabilmektedir. Aynı zamanda bu görüntülere kolayca ulaşılır.
Dijital görüntüleme, anjiyografide de önemli yararlar sağlar. Dijital görüntüleme sayesinde elektronik olarak çıkarma ya da silme (subtraksiyon) yapılarak damarların üstünü örten, (örneğin beyin anjiografisinde kafa ve yüz kemikleri gibi) vücut yapıları silinebilir. Bu sayede daha az kontrast madde kullanılır.
Buna karşılık, pahalı olması ve radyogramlar elde edilirken verilen x-ışını miktarının filmlerin kararma derecesine bakılarak değerlendirilememesi (hastanın fazla ışın alma olasılığı) yöntemin dezavantajıdır. Yöntemlerin geometrik çözümleme güçleri de pratikte henüz konvansiyonel röntgeninkine ulasamamıstır.